Yeraltına inme kararı vermemin üzerinden 10 sene geçti.
Bedenimi Polis-hukuk işbirliğini oluşturan yırtıcıların pençelerine teslim
etmeyi reddettim. Yüzyıllarca nehirlerden kan akıtan kazançları, kölelik ve
adaletsizlikler dünyasında kendimizi tanımlama gücünü korumak için İnatla ve
fedakarlıkla savaştım.
İşkenceci otoritelerin akbaba gazetecilerle işbirliği
içerisinde “siyahlar içinde banka soyguncuları” tiyatrosunu kötü bir şekilde
sahnelemesiyle ben ve 2 yoldaşım Simos Seisidis ve Marios Seisidis’e karşı başlatılan cadı
avının üzerinden geçen 10 yıl.
Bize yüklenen bütün suçlamalardan oy birliği ile beraat
etmemiz devletin komplosunun hakimleri bile ikna edemediğini gösterir. Aynı
şekilde 6 soygunla suçlanan Giannis Dimitrakis’in bütün suçlamalardan beraat
etmesi de bu miti dağıtır.
Tabi ki doğal olarak bu oyunu ana haber kanallarında
görmedim. Aynı zamanda bu gazeteciler mahkeme kararlarına inandıkları için,
bugüne kadar bizi soygunlarla ve şehir gerillası eylemleriyle suçlayarak suçlu
gösterdiklerini ve yalan söylediklerini ortaya çıkıp kabul etmeleri gerekli.
Dün verilen mahkeme kararı, benim bütün suçlardan beraat
etmem, yeraltına inme kararımı haklı çıkarır nitelikte. Bu benim tutuklanmamı
ve haksız yere hapsedilmemi kabullenmeme kararımı haklı çıkarır. Tabii ki
mahkemelerin bunu anlamasını beklemiyorum. Her iki şekilde de suçlu-masum gibi
hukuk terimlerini tanımıyorum.
Entrikaların ve devletin ortaya çıkışının ve medyanın
yöntemlerinin çökmesinden doğan zafer hak ettikleri şekilde arzularıyla ayakta
duran Anarşist-anti otoriter dayanışma hareketlerine atfedilmelidir.
Bazı kolektiflerin karşı bilgi kampanyaları, dayanışma
eylemleri (toplanmalar, motosiklet eylemleri ve yazılamalar) ve tabi ki
dayanışmacıların duruşma salonunun içinde ve dışındaki sesli varlıkları hiçbir yoldaşın
yalnız olmadığı mesajını iletti. İçimi güçle dolduran ve bana ayağa kalkma
cesareti veren onlardır.
Beni sevince boğan bunun hukuksal bir zafer olmasıdır. Bunun
gibi entrikaların tökezlemesi için yola bir taş daha koyduk. Çünkü neşe ve
zafer kutlamaları çöktüğünde gördüğümüz şey devletin hedef gösterme metotları,
aile yoldaş ilişkilerinin cezalandırılması, 187 A ((anti terör kanunu) kanununun
şemsiyesi altında davaları birbirine bağlamak, iddianamelerin genişlemesi ve
yeni suçlular yaratmaktır ki bu en açık şekilde var olmaya devam eder. Bana karşı
yapılan şey de budur. Temyiz savcılarının bana karşı suçlamaları terör örgütüne
üye olmakla birleştirmesi gibi. Bunlar diğer yoldaşlarıma da yapıldı.
Buna örnek olarak Tsakalos kardeşlerin partnerleri ve
annelerine yapılanları göstereceğim. Tsakalos kardeşler, M.Theofilou davası,
Phoenix davası vb.
Bu önemli zaferden sonra asla dinlenmemeliyiz. Gözümüz hep
açık olmalı. Bu nedenle, bütün dayanışma hareketlerini ileride duruşması
görülecek yoldaşlarımızla hukuk savaşında güçlü bir şekilde yardıma koşmaya
çağırıyorum. Dayanışma ve destek hareketleri kısmen ve seçime bağlı olamaz.
Kendilerine isnat edilen suçlamaları kabul etmeyen ve kendi
çöküşlerine karşı savaşan yoldaşlar bizim dayanışmamızı hak ediyorlar. Eylemlerini ve politik argümanlarını duruşma
salonlarında gururla kabul eden bütün yoldaşlar dayanışmamızı hakkediyorlar.
Son olarak hukuk mahkemelerine güvenmeyen ve yargı
mensuplarının yüzüne tüküren, özgürlükleri için pazarlık etmeyen ve
özgürlüklerini geri kazanmak için kendi şartlarını koyan bütün yoldaşlarımız da
aynı dayanışmayı hak ediyorlar.
Kulağa romantik gelse de şunu iyicene anlamamız gerekli, biz
aynı pazılın değişik parçalarıyız ve birbirimize bağlandığımızda devrim
hayalimiz ortaya çıkacaktır.
Önümüze bakalım ve bu hayale gözümüzü dikelim. Hatalarımızı ve
düşmanlıklarımızı arkada bırakalım.
Dayanışma en güçlü silahımız
Geri adım atmak yok
Hiçbir Yoldaşımız Devletin Elinde Rehin Değildir
Bütün tutsak savaşçılara ve politik tutsaklara özgürlük
Aranan yoldaşlara güç
Grigoris Tsironis
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder