11 Haziran uluslararası dayanışma günüdür. Unutulmaya karşı
bir gündür. Sokaklarda olmayanlar için bir gündür
.
Hapishane havalandırmasında adımlarını saymayı öğrenen ve gününü art arda gelen
kilitlemelerle gecelerini hesaplamalarla
geçiren herkes içindir.
Aynı zamanda 11 Haziran savaş günüdür. Bir isyan günüdür. Hukuk
ve düzen yönetebilir ama hüküm süremez.
Anarşist tutsakların varlığı bize anarşist savaşı
hatırlatır. Bu savaş bazen yavaş yavaş kavururken bazen ateşleri gökyüzünü kör
eder.
Her savaşta kayıplar verilir. Polis kurşunuyla, aceleyle
patlayan bir bombayla kaybettiğimiz yoldaşlarımız var.
Bir sonraki suikast buluşmasında yanımızda olamayacak
yoldaşlarımız var.
Düşmanın tuzağına düşüp yakalananlar var. Demokrasiyle kutsanmış
düşman öcünü hapishaneler ve mahkemelerle almakta.
Bu öyle bir demokrasidir ki tutsaklarını ödül kupası gibi
hapishaneden hapishaneye götürür, özel durumlarda onlarca yıllık cezalandırmayla
sarj olur.
Hücrenin içinde, seni sık sık ziyaret eden, yüzüne tokat
gibi çarpan bir soru vardır.
– “Buna değdi mi?”
Derler ki eğer düşmanın peşinde değilse, mutlaka yanlış bir
şey yapıyorsundur.
Nakiller, özel mahkemeler, hücre hapisleri, açlık grevleri,
ziyaret yasakları, tutuklamalar, akrabaların tutuklanması, yeni duruşmalar,
hapishaneden kaçma girişimleri… Bunların
hepsi vazgeçmediğimizi gösterir.
Hapishaneler bizden özgürlüğümüzü alabilir, ancak otoriteye
karşı savaşı içimizde taşıyoruz, her hapishane naklinde, her hücre aramasında,
kapının her kilitlenişinde…
Ve bazen, hapishane duvarları olduğundan daha uzun gözükmeye
başladığında, gardiyanların her kilit vuruşu kafanda yankılandığında, yalnız
olmadığını bilirsin.
Bunun sadece senin başına gelmediğini, yakalanmanın
sadece kötü şans olmadığını anlarsın.
Bir tehdidin devamı olduğunu ve bu hikayenin Spartacus’un ve
ondan öncekilerin isyanıyla başladığını bilirsin.
Şili’de Meksika’da hücrelerde, ABD’de hapishanelerde,
İspanya’da FIES statüsünde, Almanya’da şüpheli gözaltılarda, İsviçre’ de
düşünce denetiminde, İtalya’da tecritte, Yunanistan’da yeraltı tecridinde,Rusya’da
barbar koşullarda, Polonya’da gözaltına…
Bunlar sana güç verir.. suç ortağı gibi hissedersin.
Hepimiz hatıralar ve bakış açılarıyla bağlıyız.
Bizden önce, daha zor zamanlarda Hapsedilenlerin, işkence
görenlerin ve infaz edilenlerin anısı ve tarihi otoritenin karşı yönüne
çevirenlerin bakış açısı için…
O zaman … bu sorunun cevabı şu….
-“EVET, buna değdi, eğer zamanı geri çevirebilseydim, aynı
şeyi yine, binlerce kez tekrarlardım… “
Eğer biri tekrar sorarsa…
– “Ama hapishane bir yenilgi değil midir ?”
Bunun cevabı çok basit…
– “Zafer yaşadığın hayatla tanımlanır. Bu nedenle kazanan
biziz.”
Christos Tsakalos, Ateş Hücreleri Komplosu / FAI-IRF
Korydallos Hapishanesi’nin yeraltı hücresi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder