18 Temmuz 2016 Pazartesi

İktidar Savaşları Arasında Hapishaneler


Duvarların içerisindeki koşullar iyileştikçe, duvarların varlığı flulaşır.
Mahkemeler,
Savunmalar,
Seçimler,
İmzalar…
Demokrasinin unutturan gücü, bize tanıdığı sus payı.

Demokrasiyle darbenin, askerle polisin, kışlayla parlamentonun, kralla başkanın hiçbir farkı yoktur. Devlet demokrasi niteliğini yitirmeden diktatör, kral, sultan olabilir.

15 Temmuz günü bir grup askerin bazı stratejik noktalara başlattığı kimilerinin darbe kimilerinin tiyatro dediği bir iktidar savaşı yaşandı.  Her zaman olduğu gibi bu iktidar savaşına en çıplak haliyle maruz kalanlar tutsaklar oldu.  Bu iktidar savaşında tutsakların dışarıyla bütün iletişimleri kesildi. Tahliyelerin ikinci bir emre kadar yapılmayacağı belirtildi. 

Diyarbakır Cezaevi, Zülfikar Tak, Karakalem
Ortada bir darbe olup olmadığı, darbenin kim tarafından yapıldığı darbenin karşısında kimin durduğu bizce sorulması gereken sorular değildir. Darbe her zaman devlete içkindir.  Gündelik hayattaki her devlet uygulaması, özellikle hasım gördüğü politik özneler üzerinde sürekli bir darbe ortamı, olağanüstü hal durumudur. Çünkü egemen tam da istisna haline karar verdiği için egemendir.

İstenilen doğrultuda belirli kesimler dışlanabiliyorsa, haklarında karar verilebiliyorsa, bu kararların sözde konsensusla alınması veya başka bir isim altında kılıfına uydurulması bir şey değiştirmez.  

Egemen kamu düzeninin ne zaman bozulduğuna,  güvenliğe, ölüme, yaşama karar verendir.  Egemen neyin suç olup olmadığına, suçlunun kim olduğuna karar veren ve suçun bedelinin ödenme şeklini belirleyendir. Kurduğu sistemi o kadar içselleştirtir ki, hapishanelerin gerekliliğine inanan bir yığın insan, kendi bulunmak istemediği yeri eleştirirken ortadan kaldırılmasını düşünmez. Kendisi için tehlike gördüğü durumlarda hapishanenin varlığını olumlarken, iktidarın saldırısına maruz kaldığı anda cezaevlerini iktidarın kendini güvence altında tutma kurumları olarak görmeye başlar.  Oysa siyasal iktidar değişirken devlet kurumları baki kalır, değişen iktidarlar değişen suçlular demektir. Dünün kahramanları bugünün hainleri olurken, öldürme yetkisi bir anda el değiştirebilir. Henüz iktidarın kapama aygıtına maruz kalmayanlar, hapishanelerin varlığının gün geldiğinde ne şekilde devam edebileceğini, bu dışarısı ve içerisiyle iletişimi belirleyen mutlak gücün nelere kadir olabileceğini aklına bile getirmez. Devletin koyduğu yasalar değişirken devletin varlığının baki kalacağı aşikardır. 

Demokratik bir sultanlık için tek bir kişiden fazlasına gerek yoktur. Ve ne olarak adlandırılırsa adlandırılsın, haklarından tamamen veya kısmen yoksun bırakılmış ve siyasi iktidardan uzak tutulmuş insanlar da şu ana kadar demokrasi çatısı altında yaşadılar.

Hapishane reformcuları bir şeyi unutur, o da dört duvarların baki olduğu ve duvarların ardında devletin sınırsız otoritesiyle her an istediği her şeyi yapabileceği gerçeğidir.  Bu gerçeklik verilen kitap sayısının arttırılması, görüş saatlerinin uzatılması, mektupların sansürlenmemesiyle değişmeyen bir gerçekliktir. Bu gerçeklik duvarlar var oldukça, devletin bekçisi gardiyanlar oldukça, jandarmaların silahları oldukça yani devlet oldukça var olacaktır. Duruşmalar, cezaların indirilmesi, kanunlarla oynanması bu gerçeği değiştirmez. Bu; tiyatroda alınan rollerin, oynanan repliklerin değişmesi, ancak tiyatronun ortadan kalkmamasıdır.  

Hak, hukuk gibi kavramlar egemenin iradesine bağlı olarak pamuk ipliğine bağlı anlık değişebilen kavramlardır. Egemeni egemen yapan bu kavramları ortaya koyma, var etme ve içeriğini belirleme gücüdür. Egemen değiştirdiği taktiklerle zaman zaman, akvaryumunu genişletir, bahşettiği ufak kırıntılarla büyük gerçekliği unutturur. 

Bir demokrasi işleyişinden taviz vermeden militarist veya pasifist, mutlakiyetçi veya liberal, seküler veya muhafazakar olabilir. Bu nedenle demokrasi aslında oldukça özgürlükçü bir düşünce gibi görünse de demokrasi boş bir fanus gibi içine aldığı her rengin kimliğine bürünür. 

Duvarların içerisindeki koşullar iyileştikçe, duvarların varlığı flulaşır. 

Mahkemeler,
Savunmalar,
Seçimler,
İmzalar…
Demokrasinin unutturan gücü, bize tanıdığı sus payı.
 
 ABC İSTANBUL

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder