9 Ekim 2016 Pazar

Korydallos Hapishanesi D Kanadındaki Anarşistlerden Suriye’deki Mücadele İle İlgili Bildiri



Halep’deki katliama karşı öfke günü çağrısına ufak bir cevap

Halep’ de sadece yıkıntılar kalmış olsa da, bombalamalar hala sona ermedi. 5 sene süren bombalamalar ve kuşatmalardan 5 yıl sonra bile hala bu şehirde yaşayan insanlar var. Bazıları kaçmayı başaramadıkları için, bazıları Akdeniz’in dibinde daha iyi bir gelecek görmedikleri için, bazıları Arap baharı ile başlayan Esad diktatörlüğüne karşı devrimi terk etmeyi reddettikleri için kaldılar. Halep’in yıkıntıları arasında bir gerilla savaşı sürmekte. Şu ana kadar Esad ve Hizbullah, İran ve Rus askeri makineleri bu gerilla savaşını bozguna uğratamadı.

Franko’nun baskıları sonucu İspanya devriminde olanlar, Nazilerin 2. Dünya savaşının provası olması gibi Suriye’deki savaş da dünyanın Post-endüstriyel geleceğinin bir resmini çizer.  Bu gelecek de demokratik bahaneler çökecek ve salt şiddet galip gelecektir. Tiranların devasa askeri güçlerine rağmen isyanı kontrol etmenin en etkili yolunun bölmekten geçtiği bir dünya. Bir çaresizlik durumu, ve bu öyle bir durum ki insanlar kendilerini savunmak ve hayatta kalmak adına generaller tarafından manipüle edilen, sadece daha fazla gücün peşinde olan ve isyan eden grupları rejime karşı isyandan çok kendi çıkarlarının savaş alanlarını kontrol etmek için bir savaşa yönlendiren gruplarda örgütlenmekte.

Bunun sonucu ise sürekli savaş, ticaret ve ekonominin hala var olduğu yerlerde savaş alanlarına silah ve teçhizat satan kapitalistler için kar sağlayan işler.

Suriye’ye verilen ceza örneği, dünyada ayaklanmayı düşünen herkese açık bir uyarı niteliğinde. 

Bu kaotik topyekûn savaştaki referans noktamız ABD gibi emperyalist yarışın dominant güçleri tarafından manipüle edilen ve hedefleri güç dağılımından bir parça koparmak olan Al Nusra’nın “ılımlı Müslümanları”, Özgür Suriye Ordusu’nun genişliği dışında örgütlenen birkaç gerilla grubu. İnsanların emperyalistler tarafından zalimce saldırıya uğradığı ve rakiplerinin eylemlerinde güven bulduğu bir durumda, bütün emperyalistlere karşı duran ve dünyanın ezilenleri arasında dayanışma ve birlik fikrini öneren Sedov Brigade gibi devrimcilerden etkileniriz. Devrimci Koordinasyon Komiteleri gibi çıkarları doğrultusunda yönlendiren örgütler tarafından ayaklanmanın bölünmesine karşı çıkan örgütlerin girişiminden etkileniriz. 

Bombalar ve kimyasal silahlarla savaş alanında kendini örgütleyen isyancılar şu an verilen büyük kayıplara rağmen hala savaşmaktalar. Onlar katil Esad’ a teslim olmak yerine ölmeyi tercih ettiler. Onlar ne olursa olsun özgürlüklerini tanımlamaya ve korumaya kararlılar ve eğer savaşma isteği varsa her durumda direnişin mümkün olduğu mesajını yaymaktalar.
Bize Esad, İran, Lübnan, İşid, Rusya ve ABD gibi güçlü askeri makinaların onları 5 senedir yenemediği mesajını verdiler. 

Bu Halep (devrimin merkezi) saldırısının zalimliğini açıklar. Daha sonraları daha küçük şehirler ele geçirildi ve açlığa terk edildi. Aynı taktik Halep’ de denendi. Ancak kitleleri kontrol eden bankaların kamulaştırıldığı dinamik eylemler, askeri partilerin hakimiyetinin dışında eylemler gerçekleşti. Bu nedenle Halep şu an sadece yıkıntıdan ibaret. 

Suriye’ deki süregelen katliamdaki en önemli faktör Suriye’yi istila eden emperyalist ülkelerin insanları tarafından bu savaşa karşı bir toplumsal direniş olmaması.
Avrupalılar savaşa tepki vermek şöyle dursun, sınırları göçmenlere kapatmak yönünde çoğunluk rızası gösterdiler ki bu göçmenler denizde ölmekten kurtulup ve Paris’ deki açlık grevine giren Suriyeli göçmenler örneğindeki gibi savaşın son bulması için tek savaşanlardı.
Dünyanın geri kalanındaki hareketlerle ilgili fazla bilgimiz yok ancak Yunanistan’la ilgili konuşabiliriz. Ne de olsa Yunanistan’daki ekonomik kriz ve fakirlik, bazı insanları radikalleştirmesi dışında daha çok pasifliğe neden oldu. Bir taraftan göçmenlerle ilgilenen, onları botlarıyla kurtaran STK’lardan ve politik partilerden bağımsız insanlar varken, diğer taraftan göçmenlere karşı birçok eylem, faşist saldırı ve şiddet olayı gerçekleşti.
Ancak ekonominin şuan tek sorun olması nedeniyle geçmişteki gibi savaş karşıtı eylemler gerçekleşmedi. 

Syriza sol maskesini kullanarak korkuyu ağır baskılarla kombine edip toplumsal direnişleri teslim olmaya zorladı. Şimdi Yunanistan hükümeti göçmenleri kamplara yerleştirerek Avrupa Birliği’nin emirlerine boyun eğmekte. Ne yazık ki göçmenlerle dayanışma sadece sadakayla sınırlı kaldı. Ne yazık ki bu dayanışma savaşa götüren devrime referans olmadı.
Solcular için “Amerika karşıtı” duygular ve “düşmanımın düşmanı dostumdur” inancı, anarşistlerin çoğununu Rojava’ dan bahsederken, Esad’a karşı çıkmalarını engeller.
Aynı zamanda, göçmenler Moria’ da olduğu gibi kendi savaşlarını verirler. Moria’ da altyapının çoğu yok edildikten sonra kaçtılar. Ancak koşmak yerine toplandılar ve eylem yaptılar. Bu eylemler sonunda gözaltına alındılar. 

Bize göre, göçmenlerle dayanışmayı daha geniş bir bağlamda genişletmeye çalışıyoruz. Bunu da çıkacak uygun bir sonucu dışarıda bırakarak Suriye’deki savaşı gözeterek ve bu savaşı bir ayaklanma örneği olarak ele alarak, kapitalistlerin bununla nasıl başa çıktığına bakarak gerçekleştiriyoruz.

İsyancıların birliği sonunda güçten en büyük payı kimin alacağı kavgasını veren büyük, merkeziyetçi, hiyerarşik örgütlenmelerden geçmez. Tek umut yatay örgütlenmedir. Bu tür bir örgütlenme hırslı bir liderin mücadeleyi satmasına olanak tanımaz. Kolektiflerin merkezi olmayan ağları kendi istekleri ile ortak bir yönde savaşırlar. İmkan olduğu ölçüde koordine olurlar, bilgi, silah ve politik fikir paylaşımında bulunurlar.
Devrimci bir savaşta hiyerarşik örgütlenmelerin  zafere ulaşmak için gerekli bir durum olduğu yönündeki görüşler geçmişte denendi ve yenilgiyle veya savaştıkları sosyal sistemlerin yeniden üretilmesiyle sonuçlandı. 

Ufak gerilla gruplarının ve merkezi olmayan orduların Rus Askeri makinesine ve yerel orduların işbirliğine karşı durduğu Suriye örneği bize eksik olan şeyin liderlik değil yeni bir örgütlenme zihniyeti olduğunu kanıtlar. Ve bu devrimci eylemin örgütlendiği her alan için geçerlidir. İster gerilla savaşı olsun ister devrimci fikirleri yaymak olsun, en büyük federasyon tarafından imzalandığı için kimse bir şeye ikna olmaz. Her şey alınan inisiyatiflerle, yakın insan iletişimiyle ve  birlikte eylemlilikle yayılır.

Suriye’deki katliam eğer biz onu durdurmak için bir şeyler yapmazsak sona ermeyecek.
Hepimizin hissettiği baskıların bir parçasıymış gibi yüzleşmezsek, eğer teslim olmayan isyancıların kararlılığını hissetmezsek, eylemlerdeki biber gazından boğulmanın Suriye’deki gaz odalarına mesafesinin ne kadar kısa olduğunu fark etmezsek, sokaklardan çekilirsek, kan dökülmesine izin vermiş oluruz. 

Tutsaklık ve ölüm evrensel bir durum haline gelirse, biz isyan yaratmak ve dayanışmayı evrensel bir durum haline getirmek için çağırılırız. 

HER GÜN ÖFKE GÜNÜ

DÜNYANIN HER YERİNDE OTORİTEYE KARŞI SAVAŞ

Koridallos Hapishanesi D kanadındaki Tutsaklar

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder