12 Haziran 2016 Pazar

Atina, Koridallos Hapishanesi- Anti-otoriter Tutsak Grigoris Tsironis’ten Yargılama Metotları ile İlgili mektup



Yeraltına inme kararı vermemin üzerinden 10 sene geçti. Bedenimi Polis-hukuk işbirliğini oluşturan yırtıcıların pençelerine teslim etmeyi reddettim. Yüzyıllarca nehirlerden kan akıtan kazançları, kölelik ve adaletsizlikler dünyasında kendimizi tanımlama gücünü korumak için İnatla ve fedakarlıkla savaştım.

İşkenceci otoritelerin akbaba gazetecilerle işbirliği içerisinde “siyahlar içinde banka soyguncuları” tiyatrosunu kötü bir şekilde sahnelemesiyle ben ve 2 yoldaşım Simos Seisidis ve  Marios Seisidis’e karşı başlatılan cadı avının  üzerinden geçen 10 yıl. 

Bize yüklenen bütün suçlamalardan oy birliği ile beraat etmemiz devletin komplosunun hakimleri bile ikna edemediğini gösterir. Aynı şekilde 6 soygunla suçlanan Giannis Dimitrakis’in bütün suçlamalardan beraat etmesi de bu miti dağıtır. 

Tabi ki doğal olarak bu oyunu ana haber kanallarında görmedim. Aynı zamanda bu gazeteciler mahkeme kararlarına inandıkları için, bugüne kadar bizi soygunlarla ve şehir gerillası eylemleriyle suçlayarak suçlu gösterdiklerini ve yalan söylediklerini ortaya çıkıp kabul etmeleri gerekli.
Dün verilen mahkeme kararı, benim bütün suçlardan beraat etmem, yeraltına inme kararımı haklı çıkarır nitelikte. Bu benim tutuklanmamı ve haksız yere hapsedilmemi kabullenmeme kararımı haklı çıkarır. Tabii ki mahkemelerin bunu anlamasını beklemiyorum. Her iki şekilde de suçlu-masum gibi hukuk terimlerini tanımıyorum. 

Entrikaların ve devletin ortaya çıkışının ve medyanın yöntemlerinin çökmesinden doğan zafer hak ettikleri şekilde arzularıyla ayakta duran Anarşist-anti otoriter dayanışma hareketlerine atfedilmelidir.
Bazı kolektiflerin karşı bilgi kampanyaları, dayanışma eylemleri (toplanmalar, motosiklet eylemleri ve yazılamalar) ve tabi ki dayanışmacıların duruşma salonunun içinde ve dışındaki sesli varlıkları hiçbir yoldaşın yalnız olmadığı mesajını iletti. İçimi güçle dolduran ve bana ayağa kalkma cesareti veren onlardır. 

Beni sevince boğan bunun hukuksal bir zafer olmasıdır. Bunun gibi entrikaların tökezlemesi için yola bir taş daha koyduk. Çünkü neşe ve zafer kutlamaları çöktüğünde gördüğümüz şey devletin hedef gösterme metotları, aile yoldaş ilişkilerinin cezalandırılması, 187 A ((anti terör kanunu) kanununun şemsiyesi altında davaları birbirine bağlamak, iddianamelerin genişlemesi ve yeni suçlular yaratmaktır ki bu en açık şekilde var olmaya devam eder. Bana karşı yapılan şey de budur. Temyiz savcılarının bana karşı suçlamaları terör örgütüne üye olmakla birleştirmesi gibi. Bunlar diğer yoldaşlarıma da yapıldı. 

Buna örnek olarak Tsakalos kardeşlerin partnerleri ve annelerine yapılanları göstereceğim. Tsakalos kardeşler, M.Theofilou davası, Phoenix davası vb.

Bu önemli zaferden sonra asla dinlenmemeliyiz. Gözümüz hep açık olmalı. Bu nedenle, bütün dayanışma hareketlerini ileride duruşması görülecek yoldaşlarımızla hukuk savaşında güçlü bir şekilde yardıma koşmaya çağırıyorum. Dayanışma ve destek hareketleri kısmen ve seçime bağlı olamaz. 

Kendilerine isnat edilen suçlamaları kabul etmeyen ve kendi çöküşlerine karşı savaşan yoldaşlar bizim dayanışmamızı hak ediyorlar.  Eylemlerini ve politik argümanlarını duruşma salonlarında gururla kabul eden bütün yoldaşlar dayanışmamızı hakkediyorlar. 

Son olarak hukuk mahkemelerine güvenmeyen ve yargı mensuplarının yüzüne tüküren, özgürlükleri için pazarlık etmeyen ve özgürlüklerini geri kazanmak için kendi şartlarını koyan bütün yoldaşlarımız da aynı dayanışmayı hak ediyorlar.

Kulağa romantik gelse de şunu iyicene anlamamız gerekli, biz aynı pazılın değişik parçalarıyız ve birbirimize bağlandığımızda devrim hayalimiz ortaya çıkacaktır. 

Önümüze bakalım ve bu hayale gözümüzü dikelim. Hatalarımızı ve düşmanlıklarımızı arkada bırakalım.

Dayanışma en güçlü silahımız
Geri adım atmak yok
Hiçbir Yoldaşımız Devletin Elinde Rehin Değildir
Bütün tutsak savaşçılara ve politik tutsaklara özgürlük
Aranan yoldaşlara güç

Grigoris Tsironis

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder