ABD tarihindeki en büyük hapishane grevi
9
Eylül’de tüm ABD hapishanelerinde kitlesel iş durdurma
eylemlerinin ve açlık grevlerinin gerçekleştirilmesi planlanıyor.
İşçi ve tutuklu hakları örgütlerinin, ırkçılık karşıtı
hareketlerin koalisyonu ile örgütlenen grevlere 20 eyaletten
mahkumların katılması bekleniyor.
Bu
eylemler dünyadaki en büyük mahkum nüfusuna sahip ABD hapishane
sistemine karşı güçlü bir direnişi ayağa kaldıracak.
Hapishane endüstrisini hedef alan uzun soluklu grevlerin öncelikli
amacı tutsakların zorla çalıştırılmasına son vermek.
Tutsak İşçiler Örgütlenme komitesi (IWOC) zorla çalıştırılmaya
karşı yükselen direnişi ‘Amerika’da köleliğe karşı isyan
çağrısı’ olarak tanımlıyor.
9
Eylül aynı zamanda ABD tarihindeki en kanlı hapishane isyanı
olan Attica
hapishane isyanının da
yıl dönümü. 1971 yılında 1.300 tutsağın katılımıyla 5 gün
süren isyan devlet tarafından katliamla bastırılmış ve onlarca
tutsak ve gardiyan hayatını kaybetmişti. Bu isyan kanayan bir yara
ile birlikte tutsak hareketine bugün dahi ilham veren derin bir iz
bıraktı.
10
Ağustos’ta Georgia, Alabama, Mississippi, Texas, Virginia,
Wisconsin, Oklahoma, Missouri, Illinois, Minnesota, California ve
daha bir çok yerde grev hakkında bilgi vermek adına toplantılar
ve dayanışma eylemleri gerçekleştirilecek.
Eylemleri
örgütleyen koalisyon içinde Sıradan İnsanlar Derneği (The
Ordinary People Society – TOPS),Özgür
Alabama Hareketi (Free Alabama Movement – FAM),
Özgür Ohio Hareketi (Free Ohio Movement), Özgür Mississippi
Hareketi (Free Mississippi Movement), Yeni Yeraltı Demiryolu
Hareketi (New Underground Railroad Movement -CA), Eski Mahpuslar,
Hükümlüler ve Aileleri Hareketi (Formerly Incarcerated, Convicted
People, and Families Movement -FICPFM) ve IWOC yer alıyor.
Bu
hareket bir gecede örgütlenmedi, yıllardır süren bir mücadelenin
ürünü. Ancak sonunda hareketin dizginleri devletin bütün
şiddetine ve tehditlerine rağmen her şeyi göze alan grevci
tutsakların elinde olacak. Biliyoruz ki devlet bu grevi susturmak
için elinden geleni yapacak ancak içeride ve dışarıda
direnişçiler seslerini duyurmak için sosyal medyayı kullanacak.
Tarihi ve bugünü okumak
Georgia
ve tüm ülkedeki tutsaklar sadece sisteme karşı ayağa kalkmak
hakkında konuşmakla kalmıyorlar, bunu gerçekten yapıyorlar.
Attica
tıpkı bugün olduğu gibi ırksal gerilimin ve polis ile beyaz
olmayanların ve yoksulların arasındaki çatışmanın yükseldiği
bir dönemde patladı. 1971 yılında Martin Luther King, Jr ve
Malcolm X’in suikastları hafızalarda çok tazeydi ve devlet
sistematik olarak Kara
Panterler gibi
militan hareketlerin liderlerini hedef alıyordu.
Attica
isyanından üç ay önce Nixon uyuşturucuya karşı savaş ilan
etmişti ve o zaman mahkum nüfusu 200 bin civarındaydı. Reagan ve
Clinton dönemlerinde devreye sokulan zorunlu asgari ceza
uygulamaları ile bu sayı 1,5 milyona fırladı, bugünse 2,2 milyon
kişi ABD’de parmaklıklar arkasında. Bu da ABD’yi dünyanın
bir numaralı hapishane devleti yapıyor.
Geçmiş isyanlar ve değişim için uzun yürüyüş
ABD
hapishane sisteminde kazanılan nadir iyileştirmeler içeride ve
dışarıda direnerek elde edildi.
Attica
isyanı New York ceza sisteminde değişime yol açtı ancak
tutsakların o zamanki talepleri hala gerçekleştirilmiş değil.
Günümüzdeki hapishane grevlerinin talepleri Attica isyanının
Talepler Manifestosundan çok da farklı değil: tıbbi bakım hakkı,
hapishanede yapılan işler karşılığında adil ücret, hapishane
personelinin uyguladığı şiddet ve baskıya son verilmesi, şartlı
tahliye kurullarının daha adil bir şekilde işlemesi, temiz
barınma hakkı ve düzgün beslenme hakkı.
En
az bilinen hapishane grevlerinden biri de Kuzey Carolina Kadın
Hapishanesinde (NCCIW), Attica isyanından 4 yıl sonra 1975’te
gerçekleşen grevdir. Tutsak kadınlar hapishane koşullarını
protesto etmek için hapishanenin çamaşırhanesinde oturma eylemi
gerçekleştirmişti. Şiddet içermeyen bu protesto bile gardiyanlar
tarafından sert bir şekilde püskürtüldü. Ancak yine de dört
gün süren grevin ardından çamaşırhane kapatıldı.
NCCIW
grevi, Attica isyanı ve ABD tarihinde şiddet uygulanmaksızın
çözülen tek büyük hapishane isyanı olan 1993 Lucasville, Ohio
isyanından öğrenilecek önemli dersler var. Lucasville isyanına
katılmış olan tutsak Siddique Abdullah Hassan hapishanedeki
direnişin mutlak surette dışarıdan da destelenmesi gerektiğini
ifade ediyor.
2010-Georgia, bir dönüm noktası
9
Eylül koalisyonunun temellerini atan açlık grevleri ve iş
durdurma eylemleri 2010 Aralık ayında, altı Georgia
hapishanesindeki mahkumların iş yapmayı ve yemek yemeyi
reddetmeleriyle başladı.
Georgia
hapishane sisteminde yemek yapma, bakım, çöp toplama, tamirat,
temizlik de dahil olmak üzere hemen her iş ücretsiz çalışan
mahkumlar tarafından yapıldığı için grev çok etkili oldu.
Direnişçi
mahkumların talepleri çok basit ve tanıdıktı, tıpkı devletin
direnişe verdiği cevap gibi. Georgia Ceza Departmanı grevci
mahkumların kaldıkları koğuşların elektrik ve suyunu kesti.
Çoğu mahkum direnişi bırakmak zorunda kaldı ama küçük bir
grup devam etti. Devlet direnişi örgütlediğini tespit ettiği 37
mahkumu ağır tecrit ve şiddetle cezalandırdı. Güney
Georgia’daki Smith Eyalet Hapishanesi’ndeki gardiyanlar Kelvin
Stevenson ve Miguel Jackson’ı çekiçlerle döverken
görüntülendiler. Video sansürlenirken mahkumlar yaraları
iyileşene kadar avukat ve aile ziyaretlerinden mahrum bırakıldılar.
Grevin
örgütleyicisi olan dört mahkum ağır güvenlik koşullarını
protesto etmek için 2015 yılında açlık grevine girdi. Bu sefer
yegane talepleri üzerilerindeki ağır baskı ve tecrit koşullarının
hafifletilmesiydi.
Yükselen Dalga
ABD’deki
en yüksek mahkum nüfusu ile Güneydoğu bölgesi hapishane
direnişinin örgütlenmesinde kilit bir öneme sahip.
Georgia
direnişinden ilham alan tutsaklar Özgür Alabama Hareketi (FAM) adı
altında Alabama’da açlık grevleri ve iş durdurma eylemleri
örgütlemeye başladılar. FAM bu yılın başında ve 2014 ile 2015
yıllarında St. Clair, Holman ve Staton hapishanelerinde iş
durdurma eylemleri ve isyanlar örgütledi.
FAM
ülkedeki tüm hapishanelere yayılan bir manifesto geliştirdi:
‘Bırakın Bütün Mahsuller Çürüsün.’ Dışarıdan gelen
desteğe veya açlık grevi gibi pasif eylemlere bel bağlamaktansa
tutsaklar ellerindeki en güçlü silahı değerlendirmeye
başladılar; iş
gücü.
Tutsak
işçiler Texas ve Georgia’da saat başına bir kaç peni ücret ya
alıyorlar ya da hiç almıyorlar. Tutsakların ücretsiz ve zorla
çalıştırıldığı hapishane endüstrisinden devlet ve özel
hapishane işletmeleri kar elde ediyor. Çalışmayı reddeden veya
çalışacak durumda olmayan mahkumlar tecrit, çıplak arama gibi
uygulamalarla cezalandırılıyorlar.
FAM,
aynı zamanda Alabama’daki tutsakların koşullarını
iyileştirecek yasal düzenlemeler için de mücadele veriyor.
Alabama Özgürlük Kanun Tasarısı ile tutsakların eğitim ve
rehabilitasyon süreçlerine dahil edilmesi ve tahliye edildiklerinde
iş, barınma ve sosyal haklarının tanınması hedefleniyor.
Ana akım sendikalara karşı alternatif
Bütün
devrimci koşulların yükseldiği şu dönemde hareket ırksal,
yapısal ve ekonomik baskının ve krizin kesiştiği bir noktada
konumlanmış durumda.
Amerika
Eyalet, İlçe ve Belediye İşçileri (AFSCME), Uluslararası Kamu
İşçileri Sendikası, Amerikan Kamu Çalışanları Federasyonu
gibi sendikalar hapishanelerde çalışan gardiyanları, polisleri
temsil ettiği için sistemin devamını destekliyorlar ve tutsak
hareketinin karşısında yer alıyorlar.
Yaklaşık
1.000 mahkum üyesi bulunan Tutsak İşçiler Örgütlenme Komitesi
(IWOC) 9 Eylül yaklaşırken saflarını güçlendiriyor. Ana akım
sendikacılığa alternatif bir model olan Dünya Sanayi İşçileri
(Industrial Workers of the World) çatısı altındaki tutsaklar
sendikası ABD’de dünyanın en yüksek hapishane nüfusu ile geniş
bir örgütlenme potansiyeline sahip.
Hapishanedeki
mahkumlar sicilleri ne olursa olsun işçiler. Tutsaklığı sona
erdirmenin, hapishanelere karşı savaşmanın en etkili yollarından
biri de parmaklıklar arkasındaki işçilerin ayağa kalkması ve
sömürüye karşı baş kaldırmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder