6 Haziran 2016 Pazartesi

İspanya: Anarşist Yoldaş Francisco Solar: Hiçbir Şey Bitmedi




Hiçbir şey bitmedi. Seçimlerimizin olgunluğu kabullenme ihtiyacı üzerine

“Anarşist tutsaklar yalnız değildir” ve “ birine dokunulursa hepimize dokunulur”, işte bu sloganlar bize karşı dava sürecinde ve sonrasında günlük anarşist eylemliliğin bir kez daha sloganı haline geldi. Polis kontrolünü ve duruşmadakilerin etrafındaki duvarı delen otoriteye nefret çığlıkları açıkça hakimi çileden çıkardı. Bunun kanıtı olan yüzlerindeki ifade bizim yüzümüze gülümseme olarak yansıdı. Mahkeme bulunan tanıdığımız veya tanımadığımız yüzler içimizi gururla ve sevinçle doldururken, savcının suçlamalarının ve taleplerinin bizim gözümüzü korkutmasını engelledi. Bizi durduramazlar. Bir çok ülkede dayanışma eylemleri ve var olanın reddinin çoğalması bizim her yerde olduğumuzun, bizim için sınırların olmadığının ve dayanışmanın pratiğimizden ayrılamayacağının kanıtıdır. Risk almayı ve hayatlarını tutkularının, içgüdülerinin ve arzularının yansıması haline getirmeyi aynı zamanda gücün her biçimine her yerde son vermeyi, halinden memnun ve boş sözlerden memnun olmayarak aktif dayanışmanın jestleriyle kendilerini teşhir etmeyi seçen ve seçmeye devam eden yoldaşlar: hepinizi seviyor ve saygı duyuyorum.

Onların cesareti bana güç verdi. Bu sözleri ve inançları eyleme dökmek, hayatının kontrolünü geri almaktır. Biz seyirci olmayı bırakıp otonom bir şekilde zaman, projeler, önceliklere karar vererek, varoluşunun dizginlerini eline alan kahramanlar haline geldik. Bizim gibi kendi mücadelesi üzerinde karar verebilenlerin insiyatif alabilmesi için hareketten çağrı beklemesine, etkinliklerin düzenlenmesini beklemesine ihtiyacı yoktur. Zengin bir tarihimiz, güçlü fikirlerimiz ve kendimizi sürekli yenilememize yarayan hayal gücümüz vardır. Hayatlarımızı bu şekilde yaşayarak çatışmadaki seçimlerimizin sonuçlarını, hapishaneyi de kabullenmiş oluyoruz. Hapishane bizim gündelik hayatımızın bir parçasıdır. Sadece içeride olan bizler için değil aynı zamanda güce karşı sürekli bir kavga halinde olmayı seçenler için de bu geçerlidir. Bu bizim sözlerimiz, fikirlerimiz ve projelerimizdedir. Özgürlüğe giden yolda attığımız her adımdadır. Bu nedenle hapishane konusunu önemsememek zorundayız. 

Fikirlerimizi biraz güçlendirmek için: otoritenin ve gücün her biçimine karşı bir hayat sürmeyi tercih etmekle kendimizi direk düşmanları olarak ilan ederiz ve sonuçlarını da kabullenmiş oluruz. Bu seçime hapishaneler ve bu seçimin sonucu olabilecek bir çok şey dahildir. Ancak  her şey kendi özgür irademizle var olana karşı savaşma seçimimizle başlar: hapishane ihtimali de bunun içindedir, bu seçimin bir parçasıdır. 

Tarih boyunca da gücü yok etmeye çalışan herkes bu dünyadaki yörüngelerinde, doğrudan veya dolaylı olarak hapishaneyi hesaba katmışlardır. Belirli pratikleri takip etmeye karar vermiş kişiler için hapishane kaçınılmazdır. Bir ihtimalden çok bir kesinlik haline gelir. Kaçınılması çok zor olan bir sonuçtur. Mücadelenin ayrılmaz bir parçası haline gelir. Yani hapishaneler seçtiğimiz hayatı karakterize eden bir unsurdur. Sonuç olarak buna bir seçim diyebiliriz. Otoriteyle savaşın getirdiği risklerin farkındayız ama buna rağmen bunları göze alıyoruz.  Kesin olan şey hapishaneler haline geldiği için demir parmaklıkların arkasında senelerimizin geçebileceğinin farkındayız . Ayrıca kesin olarak farkında olduğumuz diğer şey de otoriteyi yok edemeyeceğimizdir.  Anarşizm bir gerilimdir, bir farkındalık değil. Bu pasifliğe bir çağrı değil aslında tam tersidir: Hayatımızdaki renk ve sıcaklığı katlayan özgürlük anlarını sürekli arayıştır. Devam etmemizi sağlayan mutlak gerçekleri yıkma kararıdır.

Hapishanenin, ne kadar kaçınırsak kaçınalım, mücadeleyi seçtiğimiz anda yaptığımız bir seçim olduğu varsayımından yola çıkarsak, hapse girmekle hiçbir şeyin son bulmayacağını da anlamamız gerekir, hapishane fikirlerin ve pratiklerin dönüm noktasını temsil etmez sadece direnişe devam edilecek farklı bir mekandır.

Bende hapishanedeki  yılları bu şekilde görmek istiyorum. Bilinen ve açık olan sınırlandırmalar dışında bir seçim, sadece hapishane karşıtı mücadeleyi değil genel anlamda anarşist mücadeleyle ilgilenen, farklı perspektiflere izin veren bir seçim. Bu nedenle düşünüyorum ki biz anarşist tutsaklar sadece “tutsak” değiliz. bu tanımlamanın mücadelede yer almaya devam etmemizi engelleyeceğini düşünüyorum. Bizi basit bir şekilde “tutsak” olarak görmek, bütün inisiyatiflerimizi hapishanedeki yaşamlarımız üzerinden görmek demektir.  Bu da bizi pratik anlamda otoritenin bizi içinde olmaya zorladığı yere sürgün eder. Ve bence bunun ötesine gitmemiz gerekir. Sonsuza kadar tutsak kalmayacağız. Anarşist dinamiklere sokakta katkıda bulunana kadar sadece geçici olarak esiriz. Bizi sadece tutsak olarak görmek bizi politik anlamda imha etmektir. Bu da zaten otoritenin diğer şeylerin yanında tam olarak istediği şeydir. 

Öte yandan, hapishanenin içinde de mücadelenin parçasıyız. Bunlar gündelik hayatımızı ilgilendirirken onları öylesine bir kenara itemeyiz . Biz yarattıkça hapishane karşıtı dinamiklerin parçası olan pratikler ve fikirler güçlenir. Bu hapishane karşıtı perspektif  anarşist mücadeleyle ayrı veya paralel gelişir. Ama anarşist mücadeleyi tamamlar ve güçlendirir. Topyekün özgürlük için mücadele hapishane karşıtı mücadeleyi de kapsar. Her özgürlükçü inisiyatifte hapishanelere son verme amacı ve teorisi mevcuttur.  Bu nedenle değişik tartışmalara anarşist tutsakların katılımı hapishane karşıtı bir bakış açısını mutlaka içerir. Ama daha önce de söylediğim gibi eğer bu duvarları yıkmak ve bu yerde hapsolmak istemiyorsak bu bakış açısıyla sınırlı kalmamalıyız.

Hiçbir şey bitmedi. Her şey devam ediyor. 

 Hayatlarımızı çatışmayla geri alacağız.

Yaşasın anarşi

Francisco Solar
Bahar  2016
Via: Act For Freedom

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder