12 Haziran 2016 Pazar

Yunanistan: Ateş Hücreleri Komplosu’ndan Christos Tsakalos’dan 11 Haziran İçin Mektup



11 Haziran uluslararası dayanışma günüdür. Unutulmaya karşı bir gündür. Sokaklarda olmayanlar için bir gündür
.
Hapishane havalandırmasında adımlarını saymayı  öğrenen ve gününü art arda gelen kilitlemelerle gecelerini  hesaplamalarla geçiren herkes içindir.

Aynı zamanda 11 Haziran savaş günüdür. Bir isyan günüdür. Hukuk ve düzen yönetebilir ama hüküm süremez. 

Anarşist tutsakların varlığı bize anarşist savaşı hatırlatır. Bu savaş bazen yavaş yavaş kavururken bazen ateşleri gökyüzünü kör eder. 

Her savaşta kayıplar verilir. Polis kurşunuyla, aceleyle patlayan bir bombayla kaybettiğimiz yoldaşlarımız var. 

Bir sonraki suikast buluşmasında yanımızda olamayacak yoldaşlarımız var. 

Düşmanın tuzağına düşüp yakalananlar var. Demokrasiyle kutsanmış düşman öcünü hapishaneler ve mahkemelerle almakta. 

Bu öyle bir demokrasidir ki tutsaklarını ödül kupası gibi hapishaneden hapishaneye götürür, özel durumlarda onlarca yıllık cezalandırmayla sarj olur. 

Hücrenin içinde, seni sık sık ziyaret eden, yüzüne tokat gibi çarpan bir soru vardır. 

– “Buna değdi mi?”

Derler ki eğer düşmanın peşinde değilse, mutlaka yanlış bir şey yapıyorsundur. 

Nakiller, özel mahkemeler, hücre hapisleri, açlık grevleri, ziyaret yasakları, tutuklamalar, akrabaların tutuklanması, yeni duruşmalar, hapishaneden kaçma girişimleri…  Bunların hepsi vazgeçmediğimizi gösterir. 

Hapishaneler bizden özgürlüğümüzü alabilir, ancak otoriteye karşı savaşı içimizde taşıyoruz, her hapishane naklinde, her hücre aramasında, kapının her kilitlenişinde… 

Ve bazen, hapishane duvarları olduğundan daha uzun gözükmeye başladığında, gardiyanların her kilit vuruşu kafanda yankılandığında, yalnız olmadığını bilirsin. 

Bunun sadece senin başına gelmediğini, yakalanmanın sadece  kötü şans olmadığını anlarsın.
Bir tehdidin devamı olduğunu ve bu hikayenin Spartacus’un ve ondan öncekilerin isyanıyla başladığını bilirsin. 

Şili’de Meksika’da hücrelerde, ABD’de hapishanelerde, İspanya’da FIES statüsünde, Almanya’da şüpheli gözaltılarda, İsviçre’ de düşünce denetiminde, İtalya’da tecritte, Yunanistan’da yeraltı tecridinde,Rusya’da barbar koşullarda, Polonya’da gözaltına…

Bunlar sana güç verir.. suç ortağı gibi hissedersin.

Hepimiz hatıralar ve bakış açılarıyla bağlıyız. 

Bizden önce, daha zor zamanlarda Hapsedilenlerin, işkence görenlerin ve infaz edilenlerin anısı ve tarihi otoritenin karşı yönüne çevirenlerin bakış açısı için…

O zaman … bu sorunun cevabı şu…. 

-“EVET, buna değdi, eğer zamanı geri çevirebilseydim, aynı şeyi yine, binlerce kez tekrarlardım… “

Eğer biri tekrar sorarsa…

– “Ama hapishane bir yenilgi değil midir ?”

Bunun cevabı çok basit…

– “Zafer yaşadığın hayatla tanımlanır. Bu nedenle kazanan biziz.”

Christos Tsakalos, Ateş Hücreleri Komplosu / FAI-IRF
Korydallos Hapishanesi’nin yeraltı hücresi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder