4 Ağustos’ta Sparta’ da rastgele polis kontrolü yüzünden
özgürlük yolculuğumuz sona erdi.
İki yolun sonuna gelsek de, iki farklı başlangıçta olsak da aynı
amaçta birleşiyoruz. Bu da özgürlük. Özgürlük bize verilmedi ve biz
bağışlanmadı. Tam tersi her birimiz kendi karakteristiklerimizle, kendi
bildiğimiz şekilde çoğu kişinin gün gibi ortada olduğunu düşündüğü bir şey için
savaştık. Gökyüzüne her bakışımız için, her özgür el sıkışması için, her özgür
kucaklama için, özgür nefes alışımız için savaştık.
Eziyet veren mekanizmaların bizi yoksun bıraktığı şeyleri
geri aldık: tek silahımız özgürlüğe olan sonsuz tutkumuz ve aynı zamanda arkada
kalanlar için savaşmaya devam ettiğimiz düşüncesinden aldığımız cesaret.
Bunun yanı sıra, özgürlük ve hayatın tam tersine, devletin
üniformalı katillerine, burjuvazinin uşaklarına ve sermayeye karşı durduk. Onlar,
içgüdüsel olarak bariz olanı yaptığımız için, ellerinden kaçmaya çalıştığımız
için bizi arkadan vurmaktan, bize işkence yapmaktan çekinmeyenlerdir.
Kurşunlar hedefini bulsa da bu fikirlerimizi değil ancak
bizi öldürürdü. Özgürlük azmine bu zamana kadar savcılar da onların silahları
da elini sürememiştir. Çünkü bizim
tasavvur ettiğimiz şeyi otoritelerin sığ kafası almaz. İşte bu yüzden bizi
öldürseler bile, bir mücadeleden diğerine bayrağı devrederek ilham veren devrim
hayalini silemeyeceklerdir.
Tutuklanmamızın ilk anından itibaren medya lağamı sistematik
olarak yıkanmaya başladı. Bir çok kötü uydurulmuş senaryoyla, birbirinden
tamamen bağımsız kişi ve durumları bağlamaya çalışarak, her anlamda “birbirini
hayatta tutan damarlar” teorisini kanıtlamaya çalıştılar. Bu taktik, neye
hizmet ettiğini bildiğimiz için bizi şaşırtmadı. Ancak bunun yolunu
bulamayacaklar.
Son yıllarda birçoğumuz çamur atmalarla ve gazetecilerin
yanlış bilgilendirmeleriyle karşılaştık. Ve biz hedef aldıkları insanlara karşı
anti-terör güçlerinin takıntılı intikam
dolu pratiklerini çok iyi biliyoruz. Yine de onlara –çok iyi bilmelerine
rağmen- insanları sonsuz kadar kandıramayacaklarını ve onların ağzında kolay
lokma olmayacağımızı hatırlatıyoruz.
Biri silahla yakalanırsa kesin teröristtir.
Şortla ve uyku tulumuyla yakalanan biri, kimse terörist
olduğunu anlamasın diye turist kılığına girmiştir.
Gazeteciler artık bilmeli ki anlamsızlıkları ve
güvenilmezlikleri en üst seviyeye ulaştı.
Son olarak, bizim yanımızda olan bütün yoldaşlarımızı
selamlıyoruz. Evelpidon adliyesinde dayanışmaya gelen onlarca insanı gördükten
sonra hislerimizi anlatmakta kelimeler çok yetersiz. Bu bize tekrardan
dayanışmanın tatil tanımadığını gösterdi. Ayrıca yeraltında geçen bunca sene
bir an bile yalnız hissetmedik.
ÖZGÜRLÜĞE OLAN TUTKUMUZ HÜCRELERDEN GÜÇLÜDÜR.
MARIOS SEISIDIS
KOSTAS SAKKAS
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder